İDARİ SÖZLEŞME DAVALARI
İdarenin sözleşmeleri “Özel Hukuk Sözleşmeleri” ve “İdarî Sözleşmeler” olmak üzere iki çeşittir. Böyle bir ayrım yapılmasının nedeni; daha önce de belirttiğimiz gibi sözleşmenin tabi olacağı hukuk kuralları ile taraflar arasında çıkacak uyuşmazlık halinde çözümleme merciinin belirlenmesi içindir.
İdare sözleşmeleri yapmada tam bir serbestiye sahip değildir. Dilediği özel kişi ile sözleşme yapamaz. Malın, işin veya hizmetin bedelini dilediği gibi belirleyemez. İhalede belli kurallara ve “açıklık ilkesi”, “serbest rekabet ilkesi”, “en uygun bedeli bulma ilkesi” gibi bazı ilkelere uymak zorundadır. İdari sözleşmeler kamu ve özel hukuk alanını teori ve uygulama bilgisi gerektiren disiplinler arası bir alandır. İdari sözleşme davaları hem özel hukuk hem de kamu hukuku bilgisini içeren disiplinler arası bir alandır. İdari sözleşme davası avukat yardımı almanız hukuki destek ihtiyacı sebebiyle faydalıdır. Avukat olarak halk arasında idari sözleşme davası avukatı kullanıldığı görülmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki esasen böyle isimlendirilen yani bir idari sözleşme davası avukatı türü bulunmaktadır. İdari sözleşme davası avukatı terimi yerine, İdari davalarda uzmanlaşmış avukat terimi daha uygundur. Ancak biz de yazılarımızda hukukçu olmayan halkı bilgilendirme amaç bu yazılarımızda yerleşik anlam sebebiyle bu terimi zaman kullanmaktayız.
İdarenin Özel Hukuk Sözleşmeleri
Özel hukuk sözleşmeleri, idarenin özel hukuk kurallarına göre yaptığı sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin uygulanması sırasında çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri kural olarak adlî yargı ve tâbi olacakları hukuk; medenî hukuk, borçlar hukuku ve ticaret hukuku gibi özel hukuk kurallarıdır.
Örneğin, idarenin yaptığı araç gereç satın alınması, taşıma, her çeşit yaptırma, bayındırlık işleri sözleşmeleri gibi sözleşmeler örnek verilebilir
İdarenin Kamu Hukuku Sözleşmeleri
İdarenin idare hukuku kurallarına göre yapmış olduğu sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri idarî yargı mercileridir. İdarî yargı yeri kişisel hakların korunması yanında kamu yararını da gözetir ve herhangi bir zarar görmemesini sağlar. Kamu ihale sözleşmesi davaları ve diğer idari sözleşme davaları hakkında avukata danışmanız faydalıdır.
İdari Sözleşme Davaları
Bu davaları tam yargı davası olarak nitelendirenler arasında da açılacak davalar bakımından görüş birliği yoktur. Uyuşmazlıklar üzerine yalnız tam yargı davası açılabilip, iptal davası açılamayacağı görüşünü ileri sürenler yanında, hem iptal, hem de tam yargı davası açılabileceği görüşünde olanlar da vardır.
Bu konuda bir sonuca varabilmek için, idarî sözleşmelerin başından sonuna kadar geçen aşamalar üzerinde durmak gerekir. İdarî sözleşmede; sözleşmenin yapılmasına kadar geçen hazırlık aşaması, sözleşmenin yapılmasından sonra sözleşmenin yürütülmesi ve uygulanması aşaması, sözleşmenin son bulmasından sonraki aşama olmak üzere üç aşama vardır.
B. İdarî Sözleşmelerden Doğan Davaları Açma Koşulu
İdarî yargıya tâbi bir davanın doğabilmesi için idarî sözleşmenin “genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan bir sözleşme” olması gerekmektedir
“Genel hizmetler” deyimi “kamu hizmeti” ile eş anlamlı gibi algılanmakta ise de, bu anlayış gerçeği ifade etmemektedir. Çünkü genellikle “kamu hizmeti ” deyimi, dar anlamda kullanılan bir kavramdır. “Genel hizmetler” deyimi ise dar anlamdaki kamu hizmetini de içeren geniş bir kavramdır.
Sözleşmelerden Doğan İdarî Davalar
1. Sözleşmelerin yapılmasına kadar geçen hazırlık aşamasında doğan davalar.
Yapılacak sözleşme; ister özel hukuk hükümlerine bağlı olsun, ister idarî sözleşme niteliğinde bir sözleşme olsun, sözleşme yapılıncaya kadar geçen aşamada idarenin bütün tasarrufları idare hukuku kurallarına tâbidir. Çünkü sözleşme yapılıncaya kadar geçen aşamada alınan kararlar ve birbirini izleyerek sürdürülen işlemler, birer idarî karar ve idarî işlemdir. Bu aşamada çıkacak uyuşmazlıklar sözleşmeden değil, birbirini izleyen idarî işlemlerden doğar. Bu nedenle İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun değişik madde 2/1-c fıkrasında ifadesini bulan” genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklar” söz konusu değildir. Çünkü henüz ortada sözleşme yoktur. Uyuşmazlıklar sözleşme dışıdır. Şu halde bu aşamada idarenin, idarî karar ve işlemlerinden çıkacak uyuşmazlıklardan doğan davalar vardır ve idarî yargı yerlerinde hem iptal davasının, hem de tam yargı davasının konusunu oluştururlar.
Açılabilecek davalara örnek olarak:
-Usulüne uygun ilân yapılmadığı iddiasıyla açılan idarî dava,
-Teklif mektubu ve zarfları usulüne uygun olduğu halde ihaleye sokulmayan kişinin ihale kararı iptali davası,
-İhale kararının yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu için açılan ihale kararı iptal davası,
-İhale kararının onanmasına ilişkin işlemin iptali davası gösterilebilir.
Anlaşılacağı üzere, idarenin sözleşmenin hazırlanması aşamasındaki idarî karar ve işlemleri dava konusu olmaktadır. Halbuki daha önce uygulanmakta olan “zincir işlemler kuramı” na göre idarî karar alma süreci içinde gerçekleştirilen işlemler arasında ancak nihaî işlem iptal davasına konu yapılabiliyordu. Daha sonra uygulanmaya başlanılan “ayrılabilir işlem” kuramı ile, doğurdukları hukukî sonuçlar açısından farklı özelliklere sahip olan işlemlerin iptal davasına konu olabilecekleri kabul edilmiştir
2. Sözleşmenin Akdedilmesinden Sona Ermesine Kadar Geçen Aşamada Açılacak Davalar
A) Âkit Taraflarca Açılabilecek İdarî Davalar
Sözleşme akdedildikten sonra uygulanırken taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklara ilişkin davalar İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun değişik madde 2/1-c fıkrasında belirtilen davalardır. İdarî sözleşmeye ilişkin bu tür davalar, sözleşme yürürlükte kaldığı sürece açılabilir.
İdari sözleşme davası yalnız âkit taraflarca açılması gerekmemektedir. Kamu hizmetinden yararlanan gerçek veya tüzel kişi, hak veya menfaatının ihlâli halinde, sözleşmenin konusu olan kamu hizmeti ile ilgili olarak idarî sözleşmenin iptali için dava açabilir.
Üçüncü kişi sözleşmenin konusu olan kamu hizmetinden yararlanan bir kişi olabileceği gibi, vergi yükümlüsü, kararın alındığı kurulun üyesi, malları elinden alınan işletmeci gibi gerçek ve tüzel kişiler de olabilir. Ancak bu kişilerin idari sözleşe davası açabilmesi için sübjektif ehliyete sahip olmaları gerekir.
Kamu ihale davası, ihale kararının iptali davası hakkında daha ayrıntılı bilgi için bir avukata danışmanız faydalı olabilir.
3. İdarî Sözleşmeler Sona Erdikten Sonraki Aşamada Açılacak Davalar
Sözleşme sona erdikten sonrası aşamasında da aynen sözleşme akdedilmeden önce sözleşmenin hazırlık aşamasında taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklardan doğan davalar gibi açılacak davalar birer idarî davadır ve idarî yargı yerlerinde çözümlenir. Örneğin sözleşme süresi bittikten sonra uzatılmaması veya isteğe rağmen sözleşmenin yenilenmemesi gibi hallerde iptal veya tam yargı davası açılabilir.
Kamu ihale davası avukatı yardımı almak idari sözleşmelerin karmaşık yapısı sebebiyle faydalıdır.
SÖZLEŞMELERE İLİŞKİN UYUŞMAZLIKLARDAN DOĞAN DAVALARDA GÖREVLİ İDARÎ YARGI YERİ
Yukarıda da açıkladığımız gibi idari sözleşmeler bakımından üç aşama söz konusudur. Birincisi sözleşmenin yapılması ile ilgili hazırlık aşaması, ikincisi sözleşme yapıldıktan veya uygulanmaya başlandıktan sona erinceye kadar olan sözleşmenin yürürlükte bulunduğu aşama, üçüncüsü sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamadır.
Görevli yargı yeri ve görevli mahkeme bu üç aşamaya göre belirlenir. Sözleşme ister özel hukuk sözleşmesi, ister idarî sözleşme olsun, genellikle sözleşmenin akdinden önceki hazırlık aşamasında ve sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çıkacak uyuşmazlık ve anlaşmazlıklardan doğan davalarda görevli yargı yeri idarî yargıdır. Çünkü bu aşamalardaki çıkan uyuşmazlıklar, idarenin işlem ve eylemlerinden doğarlar. Bu işlem ve eylemlere karşı açılacak davalar, iptal ve tam yargı davalarıdır. Davaların çözüm yeri de idare mahkemeleridir (BİM. md.5/1, a-b).
İdari sözleşme akdedildikten sonra görevli yargı yeri ve mahkemeyi belirlemek için sözleşmenin niteliği göz önünde bulundurulur. Sözleşme, özel hukuk sözleşmesi ise görevli yargı yeri adlî yargıdır.
Sözleşme idari sözleşme ise o takdirde görevli yargı yeri idarî yargı ve görevli mahkeme de idare mahkemesidir (BİM md. 5/1 c). İdari sözleşmelerin idare tarafından tek yanlı olarak feshinden dolayı çıkan anlaşmazlıkların idarî yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.(108)
Ancak imtiyaz sözleşmelerinden doğan idarî davalarda görevli mahkeme idare mahkemesi değil, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ dır (DK. md.24/1 son cümle).
SÖZLEŞMELERE İLİŞKİN UYUŞMAZLIKLARDAN DOĞAN DAVALARDA YETKİLİ İDARÎ MAHKEME
İmtiyaz sözleşmesi davasında yetkili mahkeme problemi sözkonusu değildir. Çünkü davaya ilk derece mahkemesi olarak bakmaya görevli olan Danıştay, aynı zamanda yetkili mahkemedir.
* GENEL
OLARAK İDARENİN SÖZLEŞMELERİ
Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ , isimli
kaynaktan yararlanılmıştır.
İDARİ SÖZLEŞMELER DAVA DIŞI ÇÖZÜM YOLU OLARAK TAHKİM;
Taraflar, uyuşmazlıklarını tahkim yoluyla çözmek istediklerinde, uyuşmazlıklarının esasına uygulanacak hukuku kendileri belirleyebildikleri gibi, uyuşmazlığın hangi usule göre ve nasıl çözümlenebileceğini de önceden bilebileceklerdir. Bunun yanında, kararın tanınması ve tenfiz edilmesi konularında sağlanan kolaylık ve işlevsellik de özellikle, yatırımcı açısından hukukî bir güvence ortamı sağlamaktadır.
Sözleşmelerde tahkim usulünün öngörülmesi ile idari yargı alanı oldukça daraltılmıştır. Ancak etkinliğini tahkim kaydı içeren sözleşmelerde tamamen kaybettiği söylenemez. Bir sözleşme tahkim kaydı içerse bile sözleşmeyi ilgilendiren bazı uyuşmazlıklar idari yargı alanında çözülmelidir. Tahkim heyetleri de, önlerine getirilen bazı uyuşmazlıkları görev alanları dışında görebilmektedir. Türkiye’ye karşı başvurulan bir uyuşmazlıkta heyet görevsizlik kararı vermiştir. Dava konusu olayda lisans sözleşmesi ile tanınan roaming sözleşmesi imzalama hakkı, ilgili Kanun maddesi ile Telekomünikasyon Kurumu’ndan görüş alınması şartına bağlanmıştır. Bu konuyu tahkime götüren şirket, görüş alınmasının lisans sözleşmesinde tanınan roaming sözleşmesi yapma hakkını sınırlayan bir düzenleme olduğu gerekçesiyle tespit kararı verilmesini talep etmiştir. Ancak aşağıda karar metninde belirtileceği üzere tahkim heyeti, ilgili kurum görüşünün alınması yönünde kanun düzenlemesine karşı bir şey yapamayacağını, görev alanına girmediğini belirtmektedir
SORULARINIZI AŞAĞIDA SORABİLİSİNİZ;