CEZA HUKUKU VE CEZA DAVALARI

CEZA DAVASI VE CEZA DAVASI AVUKATI

ASLİYE CEZA MAHKEMESİ DAVALARI, AĞIR CEZA MAHKEMESİ DAVALARI, ÇOCUK AĞIR CEZA MAHKEMESİ DAVALARI, İCRA CEZA MAHKEMESİ DAVALARI

(Not: Örgütlü Suçlar, Terör Örgütü Suçları  Hakkında Hukuk Büromuzun Kurucu Avukatı , Avukat Mehmet SEPİN’in Akademik Makalelerini inceleyebilirsiniz. Makaleler kısmından ulaşabilirsiniz ) Öncelikle belirtmemiz gereken internette veya toplumda ceza avukatı, ceza davası ağır ceza avukatı gibi ifadeler kullanılmaktadır. Oysa ki; ağır ceza avukatı, ceza avukatı gibi bir avukatlık türü bulunmamaktadır. Ceza hukuku veya ceza davalarında uzmanlaşmış avukat deyimi daha yerinde bir tanımlamadır. Ancak yerleşik ifadeler yanlış olsa bile hukukçu olmayan kişileri, kamu oyunu aydınlatma amacıyla yayınlanmış bu makalede anlama kolaylığı açısından zaman zaman ceza avukatı deyimi kullanılabilecektir.

Suç; toplumsal düzenin devamı açısından korunması gereken hukuki değerlerin ihlâli niteliğini taşıyan, haksızlık teşkil eden insan davranışıdır. Ceza hukuku toplumsal yaşam bakımından önem taşıyan menfaatlerin ihlali durumunda devreye girer ve o ihlal durumu suç olarak tanımlanmışsa ancak ceza hukuku ve ceza davasının konusunu oluşturur.  Hukuk eğitimi almamış veyahut hukuk eğitimi almış birçok kişi bile suç, kabahat ve hukuka aykırılık sebebiyle tazminat sorumluluğunu karıştırmaktadır. Örneğin; “tütün içmesinin yasak olduğu bir alanda tütün içmek“, “ dilencilik”, “ afiş asmak” sonucu itibariyle başkaca bir suç oluşumuna sebebiyet vermiyorsa, bir suç değildir. Zira bunlar Ceza Kanunumuzda değil Kabahatler Kanunumuzda düzenlenmiş olması sebebiyle Kabahattir ve Suç değildir.

CEZA DAVASINDA, CEZA SORUŞTURMASI VEYA CEZA KOVUŞTURMASINDA, AVUKAT YARDIMINA HANGİ AŞAMADA BAŞVURULMALIDIR?

Ceza Davası kapsamındaki, ceza soruşturması veya ceza yargılaması bir işlenmesinden sonra başlar. Ceza davası avukat yardımına ihtiyaç çoğunlukla suç işlenmesinden sonra; bu suçu işleyen, suçun mağduru taraflara her türlü hukuki yardımda bulunulması için duyulur. Polis, Jandarma, Gümrük Muhafaza veya Savcılık tarafından soruşturmaya başlanmasından sonra veya öncesinde suç şüphesi altında olmanız durumunda hakkınızda yakalama, tutuklama kararı verilmeden dahi sadece şüphe altında olmanız durumunda bile ceza avukatı yardımı yardımı alabilirsiniz.

Ceza Davasında; “SORUŞTURMA AŞAMASI”; ihbar, şikayet veya şüphe durumundan savcılık tarafından kendiliğinden başlatılabilir. İhbar veya şikayetleri mağdur veya suçtan zarar gören avukat yardımı alarak başlatmasında yarar vardır. Ceza davası her ne kadar suçun mağduru, suçtan zarar gören kişi tarafından ihbar veya şikayet edilse de ancak Savcılık makamı tarafından açılabilir. Savcılığın soruşturmaya yer olmadığına, yani soruşturma açmama kararına karşı da dava açılarak soruşturma başlatılabilir. Bu aşamada ceza avukatı tarafından yardımı önemlidir. Zira pek çok kişi; şikayet ardından savcılığın soruşturma açmama kararı ardından, bilgi yetersizliği sebebiyle bir şey yapmamakta ve bu sebeple ceza davası açılamamaktadır. Oysa ki bu karara karşı itiraz edilerek, hakim kararı sonucu ceza soruşturması başlatılabilmektedir.

       BİR SUÇ İLE SUÇLANDIĞINDA AVUKAT YARDIMI İSTEME

Polis, Jandarma, Savcılık, Gümrük Muhafaza Memuru gibi kolluk makamları tarafından şüpheli konuma geçmeniz ile soruşturmanın veya kovuşturmanın her aşamasında ceza avukatı yardımı talep hakkınız vardır. Ceza avukatı talep etmeniz durumunda polis, jandarma, savcılık veya gümrük muhafaza memuru vs. avukatınız olmadan ifade alamaz. Tutuklama, gözaltı, yakalama gibi hallerde kişinin avukata bir vekaletname çıkarması olanağı olmayabilmektedir. Bu sebeple ceza avukatı size yardımda bulunabilmesi için vekaletname çıkarılmasına öncelikle gerek yoktur. Tutuklama, gözaltı, yakala gibi hallerde avukatınız ile iletişime geçip yardım almanız takdirde, avukatınız size haklarınızı öncelikle hatırlatacak ve haklarınızı etkin bir şekilde kullanabilmek sizin için savunma yapabilcektir. Tutuklama, yakalama, gözaltı halindeyken bile bir avukattan yardımı alabilirsiniz.

                  TUTUKLAMA KARARINA İTİRAZ

Tutuklama;

Tutuklama, suç işlediğine dair hakkında kuvvetli şüphe bulunan kişinin özgürlüğünün kesin hükümden önce hâkim kararıyla geçici olarak kaldırılmasıdır.

Tutuklamanın iki şartı vardır:

  1. Kuvvetli suç şüphesi,
  2.  Tutuklama nedenlerinin varlığı.

 Kuvvetli şüphe, kişinin suçu işlediği hususunda yüksek bir ihtimali ifade eder. Yargılama sonunda sanığın mahkûm olma ihtimali kuvvetle muhtemel ise, kuvvetli suç şüphesi var demektir. Tutuklama için, suçun işlendiği yönünde kuvvetli şüphenin yanı sıra tutuklama nedenlerinden birinin de bulunması gerekir. CMK’nın 100. maddesinde kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesinden ibaret iki tutuklama nedeni vardır.

Tutuklama, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması, ayrıca ölçülülük koşullarına bağlanmıştır (CMK 100/1). CMK‟da 2014 yılında 6526 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte, somut delil bulunması şartı koyulmuştur. Bunun için bir kişi hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için, kuvvetli suç şüphesi bulunacak, fakat bu kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller de mevcut bulunacaktır. Somut delil olmaması veya ölçülü olmaması sebebiyle tutuklama kararı ortadan kaldırılabilinecektir.

Bu şartlar her olaya, kişiye göre değerlendirilir. Bu şartların olmadığı hallerde veya hatalı değerlendirilmesi durumunda tutuklama kararına itiraz sonucu tutuklanan kişi serbest kalabilecektir. Bu karara karşı itiraz ve kuvvetli şüphesi ve tutuklama nedenin olmadığın ispatı karmaşık olabilmesi sebebiyle tutuklama kararına itirazı için  avukat yardımı almanın faydası olmaktadır.

Tutuklama İtirazının Yapılması;

Tutuklama İtirazını Yapabilecekler;

  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, tutuklanan şüpheli veya sanığın avukatı tarafından da yapılabilir CMK md. 261).
  • Tutuklanan kişinin kanuni temsilcisi (babası, annesi veya varsa başka yasal temsilcisi) de tutuklama kararına itiraz edebilir (CMK md. 262/1).
  • Tutuklunun eşi, tutuklama kararına itiraz edebilmektedir. (CMK md. 262/1

Tutuklama kararına karşı 7 gün içinde itiraz edebilmektedir. Tutuklama kararına itiraz dilekçesi verilir. Ancak bu 7 günlük itiraz süresi her duruşmada beraat ve tutukluluk halinin son bulunması talebi yapılamayacağı anlamına gelmez. İtiraz süresi geçmiş olsa bile, ceza avukatınız salıverilmesi talebinde bulunabilir.

Tutuklama Kararına İtirazda AVUKAT Tarafından Dikkat Etmesi Gerekenler;

 Müdafiin ( müdafii sanık avukatı demektir.) tutuklu şüphelinin salıverilmesini sağlamaya yönelik tutuklama kararına itiraz dilekçesi  hazırlanırken şu konulara değinmesi yerinde olur:

  • Suçun niteliği tutuklamayı gerektiren suçlardan ve öngörülen ceza miktarı açısından tutuklamayı öne çıkartan bir suç mudur değilmidir?
  • Deliller tutuklama kararı verilmesi için yeterli midir?
  • Tutuklama sırasında mevcut bulunan delillerde sonradan, şüpheli lehine değişklikler olmuş mudur? Değişiklik varsa bunlar belirtilmelidir.
  •  Suç vasfının, türünün değişmesi olasılığı var mıdır?
  • Tutuklamadan önceki evrelerdeki yakalama, gözaltı, arama, teşhis v.s gibi araştırma işlemlerinde hukuka aykırılık var mıdır?
  • Şüphelinin objektif olarak kişisel durumu (yaş, sağlık, malullük gibi) kaçma ve delil karartma şüphesini ortadan kaldırır nitelikte midir?
  • Tutuklamadan doğan mağduriyetler ile tutuklamanın amacı arasında şüpheli aleyhine önemli bir mağduriyete ilişkin ölçüsüzlük var mıdır?

Bu hususlara dikkat edilecek bir tutuklama kararına itiraz dilekçesi hazırlanmalıdır. Ancak tutuklama kararına itiraz için dikkat edilmesi gerekenler için ceza avukat yardımı almakta fayda vardır.

DEVLET GÜVENLİĞİ SUÇLARI İLE TERÖR SUÇLARINDA TUTUKLULUKTAKİ ÜST SÜRE

Terör suçlarında bu sürelerin iki kat uygulanacağına dair evvelce CMK 250‟de bulunup, 2012 yılında TMK m.10 a nakledilen hüküm, (261) II- Önleme ve Koruma Tedbirleri 136 Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, fakat yürürlüğü bir yıl sonraya bırakılmıştı. 2014-6526 sayılı Kanun TMK m.10 yürürlükten kaldırılınca, üst tutukluluk süresi terör suçlarında da 5 yıla inmişti. Durum böyle iken, 25 Ağustos 2017 tarihli KHK 694 Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlar ve terör suçlarındaki tutukluluk süresini toplam yedi yıla çıkarmaya olanak sağlayan bir düzenleme yaptı.

Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu. 23.01.2017 tarihli KHK 685 ile OHAL kapsamında başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan KHK ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Yargıtay ve Danıştay‟da görev yapan tetkik hakimleri ve mülki idare amiri sınıfına mensup personel arasından 7 kişilik bir komisyon oluşturulmuştur. Bu komisyon, valilikler aracılığıyla yapılan ve 60 gün içinde yapılması gereken başvuruları (madde 7) inceleyerek, kabulü halinde ilgili personel başkanlığına bildireceklerdir (madde 10).

Komisyon kararları yargı denetimine tabi tutulmuş olup Ankara İdare Mahkemelerinde iptal davası (madde 11/1) ve Danıştay’da (madde 11/2) idari başvuru yapabilmektedir.

Hukuk Büromuzda Ceza  Davası için Avukat  yardımı kapsamında aşağıdaki hizmetler verilmektedir; 

  • Davanın her aşamasında müşteki ve sanık vekilliği,
  • Sulh, Asliye ve Ağır Ceza mahkemelerinde sanık ve müdahil vekilliği,
  • Suç duyurusunda bulunma, Cumhuriyet Savcılığı hazırlık soruşturması sırasındaki takip ve müdahaleler,
  • Trafik kazalarından kaynaklanan, ceza davaları, kusur oranına karşı itiraz ve tespitler,
  • Çek yasası Fikri ve Sınai Mülkiyet haklarından kaynaklanan cezai takipler ve davalar,
  • Sabıka kayıtlarının ve sicillerin zaman aşımı vs hukuki nedenlerle silinmesi talepleri,
  • Savcılık şikayeti dilekçesi hazırlanması
  • Tutukluk kararına itiraz edilmesi

İstinaf, Yargıtay aşamasında avukatlık temsil hizmeti

Leave a Comment